21 Eylül 2011 Çarşamba

Asla okunmayacak, okunsa da anlaşılmayacak mektuplar -II-


Bu ikinci merhabam sevgilim. Hal hatır sormayı geçiyorum hemen.

Telefonuma bakmayalı baya oluyor sanırım. Baktığım da 3 mesaj (2'si banka) 1 tane de cevapsız arama vardı. Cevapsız bıraktıklarımdan biri idi. Odam karanlık sen iyi biliyorsun, iki mumla aydınlanıyordu. İçim karanlık onu da biliyorsun, sen içime bakınca aydınlanırdı. Şimdi karartan bakışlardan kaçıyorum, aklımın trafoları bozuldu. Kaçak elektrik kullanan, gece kondu semti gibiyim. Belediye girdi ve dağıttı kaçak yapılarımı.

Seninde sevdiğin bir şarkı çalıyor. Bende aynanın karşısında bağıra çağıra eşlik ediyorum. Senin sevdiğini biliyorum. En tiz seslere çıkıyorum biliyor musun?

Çok ağlamaklıyım, ama bir şeyler beni güldürebiliyor yine de. Örneğin; bazı fotoğraflarımız işte. Onlar yüz kaslarımı çalıştırıyor.

Sensiz gezmeyi sevmiyormuşum ben, oturduğum kaldırımlar üzerimi kirletiyor. İçtiğim su da aslında zehir gibi.

Sürekli kendime saldırıyorum. Hatalarımı saman kağıtlara yazıyorum. Aştıklarımı gemi ve uçak yapıyorum. Ben tembel hayvandım ya. O günde 20 saat uyuyormuş. Ben 20 saat uyanığım. Yağmur yağdı, ben çıkardım bütün kışlık abalarımı. Islandım, sırılsıklam oldum. Yemek yaptım, çay demledim. Demiştin ya "ikisi aynı anda doldurulmaz köpürür" o günden beri, köpürtmüyorum. Yoğurdun kaymağını hemen sıyırıyorum. Leblebi helvasını hala merak ediyorum. Midem hep ağrıyor sen yokken, hep kusuyorum. Zayıfladım diye beni sevmeyeceğini bile düşünüyorum. Hayatında hep kaybetmişse insan, büyük pes etmişse karşısındakinin de son şansı çıktığında bunu damarlarının içinde hissederdi. Ben seni kazanamazsam, ben dahil herkes kaybedecek.

Hele sensiz uyuduğum uyku, ölümün denemesi gibi. Sol tarafında uyuyup, korkunca kolunda uyanmazsam, irkildiğimde bedeninle sevgin arasında sıkıştırıp kendini hissettirmezsen uyku yok. Uyurken arkamı dönünce omzumdan öpmezsen sabaha kangren uyanıyorum.

Biz burnumuzu bile beraber çektik, sen benim gözümü silerken, benim elimde senin yüzündeydi. Hıçkırığımız bile eşti. Şimdi gözyaşımı da alıp, (eğer varsa) öbür dünyaya gitmek istiyorum. Bu yokoluşu bir tek sen anlayabilirsin.

Gülmeliydik biz aslında. Hep güldürebilmeliydim. Şarap içip, kahkahalar atmalıydık, sevişirken aklıma gelmeliydi bütün tuhaflıklar. Sen ki benim göz bebeğimi bile öpen Adam'sın. Kirpiklerini dudağımın arasına aldımdı. Kirpiklerin bile sıcaktı Adam! Yüzünün bütün coğrafyasına bayrağımı diktim ben. Boynum bir tek sana uzun yol.

Dünyayı sikeyim! Bırak başkaları kurtarsın burayı. Sen beni öpersen herşey geçecek, bilmiyor musun?

Elimi tutsan yeter..

Çok değil gerçekten, azıcık sevsen yeter.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder