14 Ekim 2011 Cuma

Bekle bi, elimin hamuruyla aşk yapıyorum sana.


01:17'den bildiriyor.
Kısa kesilmiş bir sahnenin, nefesi yetmeyen başrol oyuncusu.
Kulak tırmayalacak kadar tiz ve gizli tını.
Anlatacakları ve karnı kadar tok değil ses tonu.
Ve aşık bir kadının sesi kadar titrek.
Bilhassa aşık kadın.
Ta kendisi.

Her yerinden silseler seni,
Saçı, senin sakalına karışmış kadının.
Tırnak aralarından etini temizleyemezler ve sadece sana uzatılmış tırnakları.
Dokun!
Bir vapur balkonunda sırtını iki pencere arasında sağlama alıp, ayaklarını ve aklını ölümle tehdit eden kadın.
Ve her "Küçül!" dediğinde, biraz daha küçülüp kolunun altına sığınanda aynı.
Ağlayarak terketmiyor sahneyi, ağlayarak selamlıyor seyirciyi.

İçi dışına çıkmış.
Gözleri avucuna akmış.
İçi yoğun bakımda.
Elleri otopsi mağduru.
Kendini gebertmek ile öldürmek arasında sıkışmış,
Kapına astığın "Vurmadan girmeyin!" yazısını,
Tamda saat 12'den iki el ateş edip, vurmuş!
İçine girmiş!
İnkar edemezsin!

Sen gidersen dünya durmaz.
Dünya durursa, sen gidersin.

Bekle bi, elimin hamuruyla aşk yapıyorum sana.